Ali Özkaya Projeleri İncelemeye Geldi
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya beraberinde Ak Parti İl Başkan Yardımcıları, İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı, İlçe Başkanı ve yönetim kurulu üyelerimiz, Gömü ve Davulga Belediye Başkanları, Belde Başkanları, İl Genel Meclis Üyeleri, İlçe Gençlik Kolu Başkanı olmak üzere Emirdağ İlçesine yapılacak olan Millet Bahçesi, Sosyal Tesislerimiz, Devlet Hastanesi ve Yeni Hükümet Konağı projelerimizi incelemek üzere şehrimize ziyaret etti.. Ziyarette Belediye Meclis Üyeleri ile Kamu Yöneticileri hazır bulundu.
Burada bir açıklama yapan Milletvekili Özkaya, “Teşkilatımızın ve Belediye Başkanımızın talepleri neticesinde Ankara’da ilgili bakanlıklarda takibini gerçekleştirdiğimiz ve neticeye ulaştırdığımız yatırımların yapılacağı alanlarda bir incelemede bulunduk. İnşallah bu yatırımlar neticesinde gurbetin başkenti Emirdağ ilçemiz yeni modern bir Devlet Hastanesine, özgün mimarisi ile milletimize hizmet edecek olan yeni Hükümet Konağı’na ve Millet Bahçesine kavuşmuş olacak. Bu noktada bu yatırımların hayata
EBEM DEDİ
Ebem sekseninde aklı başında
Cer örtmüş oturur dolma daşında
Bi soluk duramaz işin peşinde
Tavuğa yemini saçın gız dedi
Kuru yufkasına suyu sepemiş
Pilavı pişirip kapak hapamış
Kar yağmış yolları kürtün kapamış
Şu ahır yolunu açın gız dedi
Örmeleri birbirine ulamış
İneğe yem dökmüş sonra sulamış
Diline de benim adı dolamış
Koyunu kuzudan seçin gız dedi.
Eski ketenini başa bürümüş
Fışkıyı süpürmüş damı kürümüş
Sağanak yağmurda eve yürümüş
Bu yağmur da senin suçun gız dedi
Ayazda üşümüş kadın bayağı
Evecen ya donmuş eli ayağı
Bozulmuş yaşmağı getmiş kıyağı
Yorulursan geçer için gız dedi
Yük damından minderini getirdi
BOZKIRIN YAZITLARI
1.
Bir köseğiden türettiler azat edilmiş ağaçları Anadolu’da
Can suyunu verdiler ak alınlarından düşen terle
Kervan üç gün sonra geldi altın ordunun arkasından
Şenlensin diye ören yerleri kopuzlar ezgilendi
Tanrı’nın gurbet diyarı olan bu toprakları baştan ayağa
Vatan tutmak için köhne beldelere yürüdüler
Önce gökçek oğullar nakış vurdu dağların doruğuna
Ve göçünü kutsadı uzun ırmakların pınarı
Esen yel ve kımıldayan yeşil yaprak
Zaferin coşkusuna ığrandılar kişneyince atlar
Kalemler fethin tarihini düştü ceylan derisine
Sözün yazgısı elindeydi ozanların çalıp söyledikçe
Muştuların elçisiydi kelam yayladan ovalara
Yeşerdikçe her bedenin ruhunda can bulurdu
Gökyüzüne uçmak vakti gelirdi üçlerden yedilere
Kırkların başındaydı Zülfikar’ı tutan el
BOZKIRIN BİLGESİ: ÖMER FARUK KÖSE
İrfan kavramı; anlama, bilme, sezme anlamlarına gelmektedir. İrfanın kültür anlamında da kullanıldığı görülmektedir. İrfan; ilgi, zekâ, deneyle ulaşılan zihin olgunluğu, gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, varış gibi semantik manaları da içermektedir. Marifet de irfanla aynı kökten gelir. Marifet duyularla bilmedir, irfan ise ruhi bir hissediştir. İrfan gerçeğe ulaştırma isteği, hadiseleri güçlü seziş, emin adımlarla sonuca varıştır. Olayları bilme, anlama, sezme ve kavrama biçimidir. Sırları ve gizemleri bilme isteği olarak algılanabilir.
Cemil Meriç, kültürün karşısına irfanı koyar. ‘’İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. İrfan kendini tanımakla başlar. Kendini tanımak, önyargıların köleliğinden kurtulmaktır, önyargıların ve yalanların. Kültür, irfana göre, katı, fakir ve tek buutlu. İrfan, insanı insan yapan vasıfların bütünü.’’
Ömer Seyfettin de; ‘’ ilim başka irfan başka, alim başka arif başka.’’ diyerek irfan kavramına daha da açıklığa kavuşturur. Atatürk’ün en büyük emeli; ‘’ Maarif vekili olarak yurdumun irfanını yükseltmektir.’’
Türk sosyal hayatında; ‘’İrfani gelenek, Türk irfanı’’ tabirlerine sıkça rastlamak mümkündür. Günümüzde kaybetme durumunda bulunduğumuz bu değerimizi istisna da olsa bazı örneklerini görmek mümkündür. O güzel insanların davranış ve tutumları farklıdır, basiret sahibidirler, bilginin hamalı değil, değerlendiricileridir. Mektep-medrese görmemiş olsalar da çok mektep-medreseliler onlara hürmet ederek, bilgi ve görgü danışırlar. Onlara köy odalarında, cami bahçelerinde, yâren sohbetlerinde görürsünüz. Sessiz, sakin ve ağırbaşlı dururlar, her söze karışmazlar. Ancak onlar konuşunca herkes susar, sözleri tarih öncesi dönemlerden gelir sanki. Akıl, tecrübe ve sezgiyle ürettikleri hikmetli sözleri gönüllere nakşedilir. Bazen Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve bazen de Hacı Bektaş Veli’dirler. Söz kökleri derinliklerden gelir. Onlar görünüşte sıradan insanlara benzerler. Ancak alınlarında bin ışığın şulesi parlar.
Onlar ‘’Bozkırın Bilgesi’’, toplumsal hayatın barış ve sevgi elçileridir.
Sözü Ömer Faruk Köse’ye getirmek istiyorum. Emirdağ toplumunun bilinç yenilemesinde önemli bir şahsiyet olan Köse, durmak bilmeyen bir azim ve kararlılıkla yöreye ait edebiyattan tarihe kadar pek çok konuyu araştırıp okuyucularıyla paylaşmaktadır. Kendisi sosyal medyanın fenomenlerindir. Yerel tarih ve kültür ile kişisel gelişim alanlarında yetkin bir kalemdir. Bu konularda çok donanımlı bir arşive sahiptir. Yaşadığı yörede toplumsal barış, sevgi ve kardeşliğin yapıcı insanıdır. Yerel tarih ve kültür ile kişisel gelişim alanlarında kitap hazırlıkları yapmaktadır.
Köse, yetiştiği kültürel ortamı bir sohbetinde şöyle anlatmaktadır: ‘’ Çocukluğum köy ortamında geçti. Yedi cepheden yaralı dönmüş gaziler, eşleri şehit düşmüş kadınlar ve yetimler, seferberliğin yoksulluğunu yaşamış insanlarla beş vakit hemhâl oldum.
Birgül Kapaklıkaya Eryürük
Uzun yıllar Belçika Hıristiyan Sağlık Sigortasının adlı bölümünde eksper olarak çalıştı. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi, Batı Avrupa kolunda İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde öğrenim gördü. VUB Üniversitesinde Siyasal Bilimler Eğitimi aldı. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. Bilgisayar ve memurluk alanında mesleki eğitimler aldı ve hemen ardından ilk görevine FEBELTEX’de (Belçika Tekstilleri Federasyonunda) başladı. Daha sonra Belçika Türk Dernekleri Birliğinde (BTDB) Brüksel temsilcisi ve şube sorumlusu görevinde bulundu. Avrupa Ekonomik Ticaret ve Sanayi Odasında Belçika temsilciliği görevini üstlendi. Üsküdar Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji dalında Yüksek Lisansını tamamladı. Yüksek Lisans tezini ‘’Avrupadaki Türk Toplumunda Ebeveynlik Stilinin Kuşaklararası Karşılaştırılması’’ konusunda tamamladı. Belçika’da EMDR ve Hipnoz eğitimleri aldı. Çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı. Tiyatro ve kısa metrajlı filmlerde rol aldı. Sosyal ve kültürel alandaki çalışmalara katkıda bulundu.
Birgül Kapaklıkaya, ilk şiirlerini şair olarak Belçika'ya gittiğinde yazdı. Annesinin kuzeni Osman Şahbaz da âşıktır. Kapaklıkaya; halk şairi Kâmil Sayın'ın tavsiyesi üzerine, ismi Birgül’ü mahlas olarak seçer. Şiirlerinde vatan hasreti, gurbet gibi konular
Kaymakam Osman Eren Bilici’nin Yeni Yıl Mesajı
Emirdağ Kaymakamı Osman Eren Bilici'nin 2021 yılına mesajı "Hayatımızda bıraktığı derin izler, acı ve tatlı hatıralarıyla gerek ülkemiz gerekse dünya için önemli gelişmelere sahne olan bir yılı geride bırakırken, sıkıntılardan uzak sağlık, huzur ve güzellikler beklentisi ile yeni yılı karşılıyoruz.
2021 Yılı’nın, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi daha güçlü hale getirdiğimiz, yaşadığımız bütün olumsuzluklar karşısında birbirimize daha çok kenetlenmeyi başardığımız, demokrasi; insan hakları ve kalkınma yolundaki çabalarımızı yeni başarılarla taçlandırdığımız bir yıl olacağından da şüphemiz yoktur.
2021 yılında ilçemize tarım, sanayi, kültür, sanat ve turizm başta olmak üzere, eğitim ve sağlık alanlarında önemli bir merkez haline gelmesi, yatırım ortamı ve ikliminin daha da iyileştirilmesi, gelişen ve çeşitlenen tarım ve sanayi altyapısının üretimde hedeflenen noktalara ulaşması için çalışmalarımızı aynı azim ve gayret içinde sürdüreceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemizin 2023 hedeflerine doğru koştuğu her alanda, Emirdağ’ın en güçlü adımları hep birlikte atması için var gücümüzle çalışacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, yeni yılın ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa sağlık, huzur, barış, mutluluk ve hayırlar getirmesini temenni ediyor, aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, bütün hemşehrilerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
GÖLGELER
Gölgenin varlığı ışığa bağlıdır. Işık kaynağı kesildiği anda gölge de biter. Gölgeyi meydana getiren kitle, ışığa yaklaştıkça büyür. Bazen gölge bu cüsseli durumu kendisi zannederek etrafına çalımlı bakışlar atar. Gölge bilmez ki, ışık çekildiğinde kendisi de kaybolacaktır. Gölgede kalanın gölgesi olmaz. Meşhur türkünün sözü; ‘’Kötülerin dalı gölgesi olmaz:’’ Bir cismin gölgesi ışık uzaklaşınca büyür, yakınlaşınca küçülür. En büyük gölgeler sabah saatlerinde ve akşam hava kararmadan hemen önce oluşur. Gölge, ışık kaynağının nesnenin aydınlanan yüzünün tersinde oluşan karanlıktır. Evet, gölge bir karanlıktır. Karanlık; insanlara, itici, korkutucu, şüphe verici gelir. Ama onun mahiyetini bilenler için bunlar katiyen etkili olmaz.
Gölge bir metafor olarak, mutasavvıfların âlemin gerçeğin gölgesi olduğuna yönelik düşüncelerini ortaya koymaları bakımından önemli imkânlar sunmuştur. Mevlana, Divan-ı Kebir’de; ‘’ “Nur, sebebi yaratandır. Ne kadar sebep varsa hepsi de onun gölgesidir. Allah, sebepsizliği her şeye sebep kılmıştır. Sebebi yaratan ile sebep birbirinin aynasıdır. Kim ayna gibi tertemiz değilse, aynayı ve aynadakini göremez.” diyerek varlık-yokluk konusunu açıklar O.’’ Gölgeleri ancak güneş giderebilir. O bir gölgeyi uzatır, kısaltır. Sen
gölge ile oynamak hünerini güneşte ara.’’ sözüyle de hakikatin güneşte olduğunu belirtir.