Ulaşım
Ulaşım
Emirdağa Ulaşım
Konaklama
Konaklama
Nerede Kalınır
Nerede Yenir
Nerede Yenir
Yemeklerimiz
Yemeklerimiz
Tarihimiz
Tarihimiz
Emirdağ Spor
Emirdağ Spor

Emirdağ yaylasında yaban hayvanlarının adlarını taşıyan yer isimleri  bulunmaktadır. Bu isimler, bir zamanlar buralarda yaban hayvanlarının varlıklarına işaret etmektedir. Kurban pınarı, Domuz Pınarı, At Pınarı, Ayı Deresi, Geyik Pınarı, Keklik Çalı, Keklik Pınarı gibi yerlerin şimdilerde bizlere adları yadigar kaldı derken birkaç zamandan beri yaylamızda yılkı atlarının varlığı, atları kendisine öz kardeş gören bir milletin evlatları olarak herkesi sevindirmiştir.
 Emirdağ yılkı adları yaylamıza bir canlılık, halkımıza da bir duyarlık getirmiştir.  Yılkı atları iyi korunması ve yaşatılması hâlinde gelecekte yayla turizmi açısından da yararlı olacaktır. Emirdağ’da sivil ve  resmi yönetim yılkı atlarının korunması ve yaşatılması konusunda üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalışmaktadır.
 Bu konuda  Belçika’da yaşayan  halk ozanımız Fakı Edeer, yaylamızı yalnızca şiirlerinde değil, sosyal bir sorumluluk örneği göstererek yılkı atlarını gündeme taşımaktadır. Kendisi özellikle yılkı atlarının Emirdağ

dışından gelen kasaplar tarafından vurularak ticari kazanç elde etmek için etlerinin kullanılmasını dile getirmektedir. Çetin kış şartlarında yem sağlanması hususunu yetkililere iletmektedir. Yine ATEP başkanı Metin Edeer, EYAD Başkan yardımcısı ve Türkiye temsilcisi Necati Şevik’in  konuyla ilgili gayretleri takdire şayandır.
Bizdeki bu at, yılkı sevgisi eski kültürümüzden gelmektedir.
 Allah atı yaratarak, Türklere emanet ve armağan etmiştir.
Çünkü;  at,    Türk’ün kanadıdır, uçunca. Yoldaşıdır,  göçünde. Öz kardeşidir, yiğitlerin barışta ve savaşta. Miracıdır hayvanların, bu yüzden insan gibi ad verilir ona. İnsan gibi mezarı vardır. Andımız olur, at, avrat, pusat.. Türk; çadırda doğar, at üstünde ölür. Atı ile gömülür mezara. Türk; atla öyle bütünleşmiş ve kaynaşmıştır ki ona, ata yapışık millet de denir. Yund,  toruğ, göçüt diğer isimleridir atın. Dört ayağı, altı kanadı olan atların gökten, rüzgârdan, topraktan, sudan yaratıldığına inanılır efsanelerde. Atlar; rüzgârdan altı kanadı ile gökte uçar, toprakta su gibi akar. Köroğlu’nun atı, sudan çıkan bir aygırın, at sürüsü içinde bir kısrağa aşmasından doğmuştur.
can, mallarını kurtardığı için bezirganlar bir deniz kulunu “Boz Aygır”
hediye ederler.At sürülerine sahip olmak gibi, hayatlarının vazgeçilmez unsurları ile tanınan Kırgızlar, Er Manas için “Aymanboz” adlı atı lâyık görürler.
 Buradan  ‘’ Orman Bakanlığı, Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’’ tarafından  kabul edilen  ‘’ Tabiatı Koruma Alanı’’ konusuna gelmek istiyorum.
     Bilindiği gibi Emirdağ sınırları içinde bulunan Dandın Deresi, Koruma Alanı olarak ilan edilmiştir. Orman Bakanlığı gerekçesinde şöyle demektedir: ‘’ Sedir meşceresinin sokulabildiği en kuzeyinde yer alan Dandın Deresi sedir ormanının korunarak bilim ve eğitim çalışmalarının hizmetine sunulması ve doğal özelliği bozulmadan korunmasının sağlanması ile bu alandan günümüz ve gelecek nesilleri faydalanmasının sağlanması amacıyla Tabiatı Koruma Alanı statüsüne alınmıştır. ‘’
 Dandın Deresi’nde; Toros Sediri, Boylu Ardıç, Kokara ardıç, Katran ardıç ve Saçlı meşe türleri bulunmaktadır. Hayvan türleri olarak tilki, kurt, porsuk, domuz, tavşan, keklik, bıldırcına rastlanmaktadır.
  Şimdi Sandıklı-Akdağ Kocayayla’da olduğu gibi yılkı atlarımızın  yaşama alanı Emirdağ yaylası da ‘’Tabiat Parkı’’ ilan edilmelidir. Bunun yaylalarımıza sağlayacağı büyük faydalar olacaktır. Bu arada yaylacıların durumu da dikkate alınmalıdır. Emirdağ’ın bunu gerçekleştirecek sosyal ve siyasi gücünün bulunduğuna inanıyorum.