KARA YERE KAR BENİ
Hastalandım üşüyorum sevdiğim,
Elbisemi çıkar yatır yâr beni.
Ecel geldi ölüyorum sevdiğim,
En yakın tabibe götür yâr beni.
Torunlarım yavrularım gelsinler,
O ağlayan gözlerini silsinler.
Ömür boyu mutlu tatlı olsunlar,
Rüzgârlar devirir atar yâr beni.
Mezarımı yüksek yere kazdırın.
Baş taşıma ‘Allah bâki’ yazdırın.
Ölmeden sılamı son kez gezdirin.
Gel de oku satır satır yâr beni.
Yaradan yaratmış yazmış yazımı,
Bozkır ortasında açtım gözümü.
Yitirmedim inancımı özümü,
Kürek kürek örtün batır yâr beni.
Koronavirüs girmeyen köy Camili köyü ‘Örnek Köy’
Emirdağ ilçesine bağlı Camili köyüne; şimdiye kadar hiç korona virüs girmedi ve korona virüsle tanışmadı ve çevrede örnek köy olarak gösterildi. Camili köy halkı; koronavirüse önlem olarak, köye kimsenin girmemesi ve koronavirüs getirmemesi için gönüllü olarak sıra ile köyün girişini kontrol altında tutarak 24 saat nöbet tutmaktadır. Eskişehir’de halen 120 hane Camili köyü halkı yaşamaktadır. Camili köyü halkının; Eskişehir ile sosyal, kültürel, ekonomik ve eğitim yönden bağlantısı vardır.
Camili köyü muhtarı Kenan Kuru konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ‘’Bugüne kadar köyümüz halkı, korona virüsle tanışmadılar ve tanışmak da istemiyorlar. Köyümüzde koronavirüs yoktur. Her gün köyümüz halkı; köye koronavirüs ve ziyaretçi girmemesi için 24 saat köyün girişinde sıra ile gönüllü olarak nöbet tutmaktadırlar. Köyümüze dışardan birisi kendi yakınını ziyarete gelecekse, hemen ateşini ölçüyoruz ve HES kodunu kontrol ediyoruz. Köyümüze gelen ziyaretçi olursa, hemen işini gör ve bu köyden ayrıl diyoruz. Ama köyümüze yabancı kişiler gelirse, koronavirüse önlem olarak köyümüze asla sokmuyoruz. Köyümüzde birbirimize gelip gitmiyoruz. Herkes kendi evinde oturuyor. Bu uygulamada taviz vermiyoruz. Köyümüzde koronavirüse
ARABAŞI YUTMAK
Kış aylarında arkadaş gruplarının yaygın sohbet vesilesi olan arabaşının imlası konusunda farklı görüşler olmakla beraber doğrusunun ‘’ara aşı’’ndan geldiği kanaatimi belirtmek isterim. Arabaşı veya Arapaşı, Türkçe’de diftong (bitişik ikiz ünlü) bulunmayışıdır. Araya giren b veya p sesleri bu yüzden kaynaştırma sesi olarak türemiştir.
Arabaşının yaygın olduğu yörelerde söylenen iki deyişle söze girmek yerinde olacaktır:
“Canım ister bizim elin aşından
Bulgur pilavından arabaşından
Çorbasını yapsak tavuk döşünden
Oy bizim eller gidesim geldi
Anamın aşından yiyesim geldi”
“Arabaşı yaparsan hindiden,
Gelirim ikindiden.
Arabaşı yaparsan tavşandan,
Gelirim akşamdan.
Arabaşı yaparsan tavuktan,
Gelemem belki soğuktan.”
Arabaşı; Karaman, Konya, Kayseri, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Mersin, Eskişehir, Çankırı, Kırıkkale, Kahramanmaraş gibi illerle, Emirdağ ve Sivrihisar gibi ilçelerde kış aylarında yapılan ve muhabbete, dostluğa, toplanmaya vesile olan, tarihi süreç içinden süzülüp gelerek yaşatılan kültürel bir mirastır.
Arabaşı, bir aş olmanın ötesinde kültürel bir değerdir. Bu aynı zamanda sosyolojik bir olgu olarak da karşımıza çıkar. Dostluğa, kardeşliğe, yardımlaşmaya, sevgi ve muhabbete vesile olan arabaşı, birlik-beraberlik göstergesidir. Türk kültüründe bu tür ziyafetlere şölen adı verilirdi. Şölenlerde yenilir, içilir, eğlence yapılır, oyunlar düzenlenirdi. Arabaşı, ziyafetleri şölenlerin günümüze gelen kültürel değerlerindir.
Arabaşının adının kaynağı üzerine her ne kadar Araplarla ilgi kurulsa da doğru olanın “ara aşı”ndan ünsüz türemesiyle meydana geldiğidir. Zira mantıksal olarak da arabaşı, uzun kış gecelerinde akşam yemeğinden sonra yutulan bir yiyecektir. Rivayet olunur ki, bir tarihte Emirdağ’a gelen Araplara, arabaşı ikram edilir.’’ Bu aş size ait.’’denir. Araplar, hep bir ağızdan: “Vallah, biz böyle aş bilmeyiz.” derler.
MODİFELİ ARAÇLAR FUARI İLGİ GÖRDÜ
Emirdağ ilçesinde gerçekleştirilen ‘modifiyeli araçlar fuarı’nda; CarTeam Afyon grubu, çeşitli illerden gelen yüzlerce modifiye tutkunu araçlarıyla Emirdağ’da etkinlikler düzenledi.
Grup kurucu başkanı Emirdağlı Kadir Han Çakır konu ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘’CarTeam Afyon tarafından gerçekleştirilen modifiye araç etkinliği; bu sene Emirdağ ilçesinde yapıldı. Etkinliğe 500'ün üzerinde modifiye otomobil ve motosiklet katıldı. Farklı illerde düzenlenen fuarlardan davetler almak, ağırlanmak farklı kültür ve farklı araçlar ile bir arada olmak bizleri mutlu ediyor ve özenle katılım sağlıyoruz. Modifiyeli araçları seviyoruz. Araçlarına büyük masraf harcayan ve haberlere dahi konu olan arkadaşlarımız, halkın genellikle olumlu tepkisini kazanıyor. Örnek olarak Antalya ve Türkiye’de sevilen Efe Garage ailesi Murat Tokmak, fuarımıza katılarak modifiye tutkunlarının ilgi odağı oldu.
ŞAİR/YAZAR DURMUŞ KARABAĞLI
Durmuş Karabağlı, yalnız ve sakin yaralı bir kuştur. O, insan davranışlarındaki kin ve öfkeye bakarak bu tür olumsuzlukların kalplerin derinliklerinden sökülüp atılmadığını gördükçe yarası kanamaktadır. Kanayan yara, kabuk bağlamaz. Acı üstüne dert, keder üstüne ıstırap düşer, birikir, yığılır insan ümitsizliğin girdabında kuru bir sonbahar yaprağı gibi dereden tepeden savrulur.
Durmuş Karabağlı, yalnız ve sakin yaralı bir kuştur. Bazen isyanda bazen tevekküldedir. İsyanını kendi içinde söndürmesini bilir. Tevekkülünü berrak düşüncesiyle zenginleştirir. Karanlık dehlizlerden aklın yol göstericiliğiyle uçsuz bucaksız bereketli ovalara yol bulur. Zorlu yokuşları aşar; kültürel birikimi, sanatçı öngörüsü ve cevher yüklü dağarcığıyla yeni ufukların kâşifi olur.
Aydın, münevver, ziyalı, entelektüel adları, anlam olarak ışıklı, aydınlanmış, açık, anlaşılır, aşikâr, kültürlü ve bilgili kavramlarıyla birleşir. Aydına kurtarıcı, uyarıcı, nurlandırıcı gibi anlamlar da verilmektedir. Eleştiren, sorgulayan, aklı rehber edinen, okuyup yazan insanlar aydın olarak görülür. Aydının mevcut sistem, düşünce ve düzene karşı muhalif bir duruşu vardır.
Namık Kemâl; ''Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.'' (Fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar.) diyerek farklı düşüncelerin tartışılmasından gerçeğe ulaşılacağını ifade eder.
Durmuş Karabağlı, aydın bir kişilik olarak şiir, edebiyat, eleştiri, inceleme ve deneme alanlarında eserler veren yazardır. Toplumun pek çok yükünü omuzlayan yazar, ışığını yükselterek uyarıcılık görevini yerine getirmektedir. Aydın olma sorumluluğunu yazarak, eserler vererek göstermektedir.
Eskiler çok eser veren verimli ve doğurgan yazarlara ‘’velut’’ kelimesiyle karşılık verirler. Velut yazar, Karabağlı’ya çok yakışmaktadır. Üçü şiir, altısı deneme-inceleme-eleştiri olmak üzere dokuz kitap yayımlayan Durmuş Karabağlı, bitmez tükenmez bir azimle yazmaya, üretmeye devam etmektedir. Ondaki yazma arzusu, günlük hayatının önemli bir süresini kapsamaktadır. Çünkü o, ‘’yazma ve okumayı kendisini daha özgür hissettiği’’ bir alan olarak kabul etmektedir. Lise yıllarında başladığı okuma ve yazma aşkı artarak sürmektedir.
Kalemin Dilinden, Tutuksuz Yazılar, Ah Şu Hurafeler, Babamın Notları, Korkutamazsınız Tanrı’yı, İslâm’ı Doğru Anlamak, Yozlaştırılan Din düz yazı kitapları ile Sırılsıklam, Sahi Biz Niye Öldük, Bir Mendil Bırak şiir eserlerini okuyucusuyla buluşturmuştur.
BİLAL ÖZEL
İlk Okulu birinci sınıfı Çatmapınar (Büngeşik) köyünde, kalan kısmını Eskişehir’de okudu. 1960 yıllarında her köylü çocuğu gibi ilk okula dayalı yatılı okullar tek çıkış yoluydu. Bu yüzden İstanbul Beylerbeyinde Dz. Astsubay Okuluna 1963 yılında girdi. Orta okul ve lise eğitimimi burada yaptı. 1969 yılında mezun oldu. İzmit Derince’de bulunan Makine sınıf okullarında iki yıllık Elektronik okulunda elektronik teknisyenliği eğitimi gördü. Mezuniyet sonrası gemi görevleri ve yurt dışı eğitimleri aldı. İstanbul Kasımpaşa’da Taşkızak Tersanesinde görev yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda on yıllık mecburi hizmetini tamamlayıp emekliye ayrıldı.
Emirdağ Boynuyoğunlu oymağına mensup olan Özel, emekli olunca uzun yıllardır yaptığı folklorik araştırmalarına hız verdi. Boynuyoğunlu oymağı ekseninde üç kitap yazdı. İlk kitabını “Boynuyoğunlu Yörük Türkmenleri Tarihin Sayfalarında Kaybolmuş Bir Oğuz Boyu” adıyla yayınladı. Kitabında arşiv kayıtlarından yararlanarak kültürel öğelere yer verdi. Saha araştırması olarak yaşlılarla sohbetler etti. Bir kültür hazinesi olan mezarlıkları ziyaret ederek açıklamalarla ve mezarlıkları gezince mezar taşlarında gördüğüm şekillere bir anlam veremedim. Belgelemek maksadı ile kitaba aldım.
İkinci kitabı “Mezar Taşları Neler Söylüyor?’’ da mezar taşlarını inceledi. Mezarın baş ucuna bir kaya, ayak ucuna daha ufak bir kaya dikilip etrafına taşlarla sınır çizilir. Yazı ve şekil olan taşlar kefeki taş denilen yumuşak bir taştan yapılır, kısa ömürlüdür ama işlenmesi kolaydır. En eskisi üç yüzyıllıktır çoğunluğu 1850 yıllarından sonradır. Burada kullanılan semboller Allah(cc), Tuba Ağacı, Cennet, Dünya, Hayatağacı, Gayp perdesi, Allah yakın olma, gibi semboller ile bir ölünün ardından dilenebilecek şeyler anlatılır. Mezar taşı üzerindeki hilal buranın bir bayan mezarı olduğunu, kaz ayağı Allah (C.C)’ a yakın olmayı, Tuba ağacı mevta için cennet dileğini, üçgen cennet dileğini, daire doğrudan Allah demektir. (Hüvvel baki ) İbrik abdesti namazı, elif doğruluğu simgeler. Merdiven Hakk’a yürümeyi ifade eder. Bunların değişik şekillerde bir araya getirilmesi ile daha değişik şeyler anlatılır. Burada kullanılan sembollerin bir kısmı tarihin en eski sembollerinden (tamga) dir. Varlığı veya yokluğu tartışılan tarihin en eski uygarlığına dayanır.
“Yörük Türkmen Kilimlerinin Dili ve Kilim motiflerinde Türklük Sırları Boynuyoğunlular Yörük Türkmenleri”nde adlı üçüncü kitabında kilim damgalarını inceledi. Damgaların basit geometrik şekiller olmadığını bunların arkasındaki iletiyi anlattı.
Kurtağzı motifinin Oğuz Han destanı, Kaz ayağı ve kaz kanadı motifinin Altay Türklerinin Yaradılış efsanesine, Koç başı motifinin Türklerin atası kabul edilen Ayata (belki de Hz. Adem)’in nefes almaya başlaması olduğuna dair mitolojiyi anlattığını izah
Hatice Karakaya
EMİRDAĞLI Hatice Karakaya; Belçika’da kurulu bulunan Turkse Unie Derneğin (Aktif Dernekler Birliği)’nde, ‘’sosyal danışman -proje yöneticisi’’ olarak görev yapmaktadır.
Aslen Emirdağ/Kurudere Köyündendir… 27.01.1982 yılında Belçika’nın Gent şehrinde doğdu. İdari sekreterlik eğitimini aynı şehirde aldı. Emirdağ halkının yoğun olarak Belçika’ya göç etmesi sonucu bugün gelinen noktada dünün geçici işçi çocukları bürokrat, iş insanı, işveren, kanaat önderi gibi alanlarda büyük başarılar elde etmektedir. İşte bunlardan biri de pek derneğe sosyal danışmanlık yapan Hatice Karakaya’dır. Düşünce, hayâl ve tasarımlarını hayata geçiren Karakaya; çalışkanlığı, sosyal ve kültürel alanda yaptığı etkinliklerle Belçika Türk toplumunda rol-model bir hanımefendidir.
Belçika’da kurulu bulunan Turkse Unie Derneğinde (Aktif Dernekler Birliği) sosyal danışman olarak görev yapmaktadır. Çocukluğundan beri dernek etkinliklerinin içinde bulundu. 16-17 yaşlarından itibaren de aynı kurumda yaz dönemlerinde meslek öğrencisi olarak çalıştı. O zamanlardan beri de çeşitli derneklerde gönüllü olarak çalışmaya devam etti. Profesyonel olarak 2013 yılından beri Turkse Unie Derneğinde çalışmaktadır.
Turkse Unie Gent Şubesinde özellikle kadınlara yönelik eğitim ve sosyal çalışmalar yapılmaktadır. Turkse Unie, kendisine bağlı olan bütün derneklere ihtiyaçları olan her konuda ve her projede destek vermektedir. Gent’teki projelerinde ise kadınlara yönelik eğitim ve sosyal çalışmalar ağırlık kazanmaktadır.