İbadet Lezzeti
İhlas ile yaptığın amel
Koşar senden önce yerine
Hakikati bilenlere müjde
Her işte ihlas önce..
İbrahim Ethem seyyidimiz,sevdiğimiz
Tacı tahtı bıraktı
Evliyadan aşıklardan oldu
Katıldı kervana divâne oldu.
Yapar ibadetini
Şükreder kulluğuna
Dile düşen dualarla
Alır oldu yolunu.
Bir gün Mescid-i Mukaddeste
Sarıldı hasıra,sakladı kendini
Kaldı mescidde
İbadet etmekti muradı
Geceler esrarlıdır,sırlıdır diriye
Kalkmalı gece ibadete
Mescidde sarıldığında hasıra
İçeri bir piri fâni girdi
Mihraba yüz sürdü
Kıldı namazını
Ardından kırk kişi
Katıldı mescid namazına
İŞGALİN ANLAMI VE YEREL KAYNAKLAR
İşgal kelimesi farklı sözlüklerde aynı anlam verilerek açıklanmıştır; 1. Meşgul etmek, işinden alıkoymak. 2. (Bir yeri) Kuvvetine dayanarak ele geçirme, hükmü altına alma. 3. Kaplama, tutma, eli altında bulundurma. 4. Meşgul ederek işini yapmasına engel olma, oyalama. 5.Yabancı bir toprağı askeri denetim altına alma. 6. Meşgul etme, ele geçirme, işgal etmek; meşgul etmek, ele geçirmek.
İşgal kelimesine verilen anlamlarda konu bütün yönleriyle izah edilmişken hukuki durum uluslararası görüşmeler sonucunda belli kriterler konularak karar altına alınmıştır.
İşgal kavramını düzenleyen hukuki anlam, 1907 La Haye Yönetmeliğinin 42. maddesinde uluslararası bir toplantı sonucunda açıklanmıştır. Buna göre; ‘’ ülke, fiili olarak düşman ordusunun otoritesi altına geçtiğinde işgal edilmiş olarak addedilir’’ denilmiştir.
Albayrak, işgalin oluşması için üç ölçütün gerçekleşmesi gerektiğini belirtir. Bunlar; (a) bir devletin başka bir devletin toprağı üzerinde etkin kontrolü sağlaması, (b) istila edilen devletin söz konusu toprak üzerindeki etkin kontrolünü yitirmesi ve (c) bunun istila edilen devletin rızası dışında olmasına bağlıdır. (1)
Atatürk, Büyük Nutuk’u 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultay’da 36.5 saat süren ve altı günde okumuştur. Nutuk; ‘’1919 senesi Mayısının 19. uncu günü Samsuna çıktım. Vaziyet ve manzara-ı umumiye:’’ sözleriyle başlar. Burada işgalin nasıl başladığı bütün ayrıntılarıyla belgelere dayandırılarak izah edilir. Nutuk’un ikinci cildinin sonunu Atatürk, “Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet” metni ile bitirir. Gençliğe Hitabe olarak bildiğimiz bu seslenişte Atatürk, geçmişte gerçeklemiş, gelecekte de vuku bulması ihtimal dahilinde olan işgal konusunu şu tarihi cümle ile vurgular:
“Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.”
Nutuk’un son cümlesi her Türk’ün görevini ile kudret kaynağını yüksek sesle haykırır:
Dünyanızı Cennet Yapın..
Ahiretiniz Cennet Olsun.!
Bütün dünya nimetleri
Birgün bizden ayrılır
Bizim olan bedenimiz bile
Bir gün bizden alınır
Dünya imtihan yeridir
Kazanmak için çaba gerekir
İnancın sağlam ve güçlüyse
İbadet etmek lazımdır
Yardım bekleyen insan,
Yardım etmeli her işinde
Hayırlı netice bekleyen
Hayır üzere olmalı
Başkasından iyilik beklerken
Kendimiz başlamalıyız erkenden
İnsanı sevmeli canlıyı sevmeli
Yaratılan her şeyi sevmeli özünden
Dünya hayatı kısa geçici
Hüküm gününe hazırlık olmalı
Yaptığın her harekette
Adalet gününün ölçüsü olmalı
İŞGALİN MAHİYETİ
Epeyce bir zamandır, belli odaklar Yunan işgalini hafife alarak Milli Mücadele’de çok önemli bir yeri olan Batı Cephesi’ni sıradanlaştırmaya, değersizleştirmeye çalışmaktadırlar. ‘’Yunan yakıyor, yıkıyor, ilerliyor, ama işgal etmiyordu.’’ gibi mantık ölçülerinden uzak lakırtılar edilebilmekte, bunlara da bazı kesimler körü körüne inanmaktadırlar. Bu kasıtlı sözlerin altında yatan gerçek; ‘’Keşke Yunan galip gelseydi.’’ dileğinin içinde gizlidir. Aradan geçen yüzyıla rağmen Cumhuriyet’i içine sindiremeyenler ve onların yeni yetme takipçileri, maalesef demokratik ortamın nimetlerinden yararlanarak devlet ve millete olan kinlerini zehirli dilleriyle kusmaktadır. Bu kötü niyetli zihniyetin sahiplerine ilgi ve itibar edilmedikçe onların öfkeleri daha da artmakta kendi dar mahfillerinde bağırıp çağırmaktadırlar. Oysa aziz devletimiz ne badireler görmüştür. Her badirenin altından zaferle kalkmasını bilen kahraman Türk milleti için bu tür aymazlıklara verilen cevap net ve kesindir: ‘’geldikleri gibi giderler. Söylediklerinde boğulurlar.’’
Milli Mücadele’nin başlangıcında teşkilatlanan Türk milletinin karşısına sadece işgal kuvvetleri değil; mandacı, muhibbici, tealici yerli işbirlikçiler de çıkmıştır. Hemen hepsinin dış kaynaklardan beslendiği bu zararlı cemiyetler, Kuvva-yı Milliye’nin azim ve kararlı mücadelesiyle bertaraf edilmiştir.
Halkın Artin Kemal dediği Ali Kemal bunlardan biridir. Damat Ferit Paşa hükümetinde İçişleri Bakanlığı yapmış, Mustafa Kemal Paşa ve Kuvva-yı Milliye’ye karşı adice saldırmıştır. Yazılarıyla ağzından salyalar akıtmıştır. Beslendiği İngilizler’in sözcüsü gibi davranmıştır. Şu sözler kendisine aittir: ‘’ İngiliz milleti kainatın en azimli milletidir. Kurtuluşumuzu İtilaf siyasetinde görüyoruz. İtilaf devletlerinin teveccühünü kazanmalıyız.’’
Hoş Geldin
Çok özledik seni..
Bırakıp gittin gideli,
Yerin dolmaz ,doldurulamaz.
Ya Şehr-i Ramazan.!!
🕋
Geldin huzurla,
Bolluk, bereket, sürurla,
Düzen ,tertip, bereket,
Ruhumuzun gıdasıyla.
🕋
Gönüllere ferahlıksın ,
Secdeler dualar,
Kur’an sofraları ,
Kabul olunan dualar.
🕋
Affet bizi Ya Râb,
Rahmetin bizlere sağanak, sağanak ,
Gönlümüze düşür, sevinç mutluluk ,
Hoşgeldin sefa geldin,ya Ramazan.!
Emirdağlılar, Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanının kapatılmasını istemiyorlar
Eskişehir’in ekonomisine, sanayisine zarar verecek, Özellikle Emirdağlı Gurbetçi hemşerilerimizi oldukça mağdur edecek Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanının’’ uçuşlara kapatılması Emirdağlıları derinden üzmektedir.
Eskişehir – Brüksel uçuşları 2005 yılında başladı. 2012 yılında Ümre uçuşları başladı. 2016 yılında ise Haç uçuşları başladı. Eskişehir bu uçuşları başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Eskişehir – Emirdağ halkı çok memnunlar. Eskişehir – Afyon arası: 135 km. Eskişehir – Emirdağ arası: 111 km. Zafer Havalimanı ise Emirdağ’a tam 131 km. Eskişehir – Zafer Havalimanı arası ise: 125 km.
Eskişehir’de; haç ve Ümre’ye gidecek vatandaşlarımız duyumlarımıza göre, ‘’Zafer Havalimanını’’ kullanmazlar. Emirdağlı Gurbetçi hemşerilerimiz ise hiç kullanmazlar. Yurt dışına gidecek Emirdağlı hemşerilerimiz İstanbul’dan binerler, yine İstanbul’a inerler. Geçmiş yıllarda da böyle olmuştur. Brüksel – Eskişehir arasında her hafta 4 gidiş ve 4 geliş uçuşlar yapılmaktadır. Yaz aylarında ise; bu uçuşlar haftada 30 sefer yapılmaktadır. 2021 yılında; Eskişehir’den yurt dışı uçuşlarda, 99 bin 987 yolcu taşınmıştır.
Eğer Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı uçuşa kapatılırsa, bu durum Eskişehir’in ekonomisine ve ticaretine engel olacaktır. Emirdağlı gurbetçi hemşerilerimizi de çile çektirmektir ve Eskişehir’i cezalandırmaktır. Uçuşların kapatılması demek, Eskişehir’e her yıl gelen çok sayıda Emirdağlı gurbetçi vatandaşlarımızın yaptığı ekonomik katkının uçup gitmesi demektir. İhracat rakamları ile övünen Eskişehir için uçuşların kapatılması, Eskişehir sanayisini zarara uğratacak demektir. Eskişehir, bir havacılık kentidir. Havacılık şehrinde uçuşları kapatmak Eskişehir ilinin ekonomisine, ticaretine zarar verecektir.
Eskişehir’de 180 bin Emirdağlı yaşamaktadır. Emirdağlıların her ailesinden bir kişi mutlaka yurt dışındadır. Yurt dışında çalışan Emirdağlılar, Eskişehir’den ev almaktadır ve Eskişehir’e geldikçe Eskişehir’de kalmaktadır. Emirdağlılar, Eskişehir’in ekonomisini, ticaretini geliştirmektedir.
Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanını kapatmayın ve yurt dışında yaşayan Emirdağlıları Eskişehir’den uzaklaştırmayın. Emirdağlılar, Eskişehir’in kalbidir ve ekonomisini ve ticaretini canlandırmaktadır. Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanını kapatma kararını bir daha gözden geçirin Eskişehir’deki çeşitli kuruluşlardan bilgi – alışverişi yapın. Emirdağlıları, Eskişehir’den soğutmayın, Emirdağlıları Eskişehir’den küstürmeyin.
Şeyh Ahmed Yasin Ramazan
“Allah yolunda ölenlere ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.” (Bakara suresi 154. Ayet)
Doğumu; 1934 El-Cura Filistin
Vefatı (şehadeti) 22 Mart 2004 Gazze
İmam, öğretmen, siyasetçi..
Ümmetin suskunluğunu Allah’a şikayet eden adam. Kendisi üç yaşında yetim kalmış annesi ve kardeşleri tarafından yetiştirilmiştir. Gazze’ye yerleşmiştir. 1967 Gazze işgalinden sonra Ahmed Yasin arkadaşıyla yaptığı güreş esnasında belinden ciddi hasar almış ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştur. Ailesine, arkadaşlarına eziyet etmesinler diye havuz kenarında düşüp başından yara aldığını söylemiştir.
El-Ezher de Üniversitesinden mezun olmuş, öğretmenlik ve cami imamlığı yapmaya başlamıştır. Söylemleri ve üstün zekası, Arapçayı güzel kullanmasıyla dikkatleri üzerine çekti. 1967 Gazze’nin işgalinden sonra faaliyetlere başlayan Ahmed Yasin, Gazze İslam Üniversitesi’ni kurdu. Dernek kurarak İslami çalışma ve faaliyetlerini resmileştirdi. İslami faaliyetlerinden dolayı pek çok kez tutuklanmış hapis yatmıştır. 15 yıl hapis cezası alan Şeyh Ahmed Yasin, 8 yılını ağır şartlar altında geçirmiştir. Sonrasında Ürdün’e gönderilen Ahmed Yasin faaliyetlerine devam eder. Serbest kalınca Gazze ye geri dönmüştür. Mücadelesine ve davasına sahip çıkan Ahmed Yasin, 22 Mart 2004 yılında füzeli hava saldırısında şehadete ermiş Rabbine kavuşmuştur.