ABLAK KÖYÜ
|
|
Tedbir ve Tevekkül
قُل لَّن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Değerli Mü'minler
Tevekkül; Allah'a (cc) güvenme, onun hükmünün mutlaka meydana geleceğine inanma ve alınması gereken tedbirleri almak demektir. Tariften de anlaşılacağı gibi tevekkül, müslümanın yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması, alınması gereken tedbirleri alması, çalışıp çabalaması ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece Allah'a dayanmasıdır.
Zira Yüce Allah'ın güç ve kuvvetinden başka güç ve kuvvet yoktur. Bunu bilmeyenler en çok bel bağlanacak kuvvetin kendi zekaları, servetleri veya sahip oldukları fani değerler olduğunu sanırlar. Halbuki azıcık düşünen bir kimse anlar ki, fani değerlerin, kendi kendine itimada layık olan hiçbir kıymeti yoktur. Onun güvendiği her şey birer seraptan farksızdır.
Bundan dolayıdır ki, inanmayan insan ne kadar kendine güvenirse güvensin, kesinlikle bir gün gelir, olayların akışı karşısında güvenmiş olduğu noktaların hepsini kaybeder. Fakat sadece Allah'a itimat eden hakiki mümin, ölümden bile sarsılmayarak kamil bir imanla Rabb'inin yüce katına gider.
Aziz Mü’minler
İnanan kimse üzerine düşeni yapmalı, çalışmalı ve yorulmalıdır. Oturup da rızkını beklememeli, nasıl olsa benim rızkım beni bulur düşüncesi taşımamalıdır.
Fakat bütün gayretlerinden sonra da insan, rızkın Allah’ın elinde olduğunu ve O’nun mülk sahibi olarak mülkünde dilediği gibi tasarruf edeceğini unutmamalıdır. Bir ayet-i kerimede bu hususa şöyle dikkat çekilir: “De ki: Allah bizim hakkımızda ne takdir etmiş, ne yazmışsa başımıza ancak o gelir. Mevlam’ız, sahibimiz O’dur. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.”(1)
Değerli Kardeşlerim
Gerçek bir mütevekkil bilir ki; çalışmadan kazanılmaz, ekmeden biçilmez ve ihlasla ibadet etmeden Allah'ın rızasına kavuşulmaz.
Birgün Hz. Ömer Medine'de boşta gezen bir gruba rastlar. "Siz necisiniz?" diye sorar. "Biz mütevekkilleriz" derler. "Hayır siz mütevekkil değil, müteekkil yani yiyicilersiniz. Siz yalancısınız, tohumunu ekip sonra tevekkül edene mütevekkil denir" demiştir.
Hutbeme bir hadis-i şerif ile son vermek istiyorum: “Eğer sizler Allah'a gereği gibi tevekkül etseydiniz sabah yuvasından aç olarak çıkıp, akşam tok olarak dönen kuşu rızıklandırdığı gibi elbette sizi de rızıklandırırdı.”(2)
Grup Hem - Yalan Dünyada
GRUP HEM 06/06/07 TARİHLİ METEM SERGİ KONSERİNDEN AH YALAN DÜNYADA
Aşık Yoksul Derviş (Şemsettin Kubat)

İslam'ın Çevre Tanzimine Verdiği Önem
وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ {} أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
Değerli Mü'minlerYüce Allah, Kâinattaki her şeyi belli bir ölçüye göre yaratmıştır. Göklere ve yeryüzüne baktığımız zaman yaratılıştaki mükemmel denge ve ölçüyü, varlıklar arasında bir ahengin olduğunu görürüz. Yüce Rabbimiz Rahman suresinde: "Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu. Sakın bu dengeyi bozmayın"(1) buyurarak Kâinattaki tabii ve ekolojik dengenin varlığına dikkatimizi çekerek bu dengeyi korumamızı emreder. Bu ilahi ikaza dikkat edilmezse söz konusu denge bozularak çevre şartları yaşamaya elverişli olmaktan çıkar. Nitekim günümüzde insanların yaptığı birtakım yanlışlardan dolayı çevrede bozulmalar baş göstermiştir. Sanayi atıklarının bilinçsizce nehir ve denizlere atılması, ormanların ölçüsüzce kesilmesi veya yangınlarla yok edilmesi ekolojik dengeyi bozmuş, aynı zamanda çevre kirliliğine sebep olmuştur.
Muhterem MüslümanlarSevgili Peygamberimiz çevre koruması ile ilgili de bizlere en güzel örnek olmuştur. Hz. Peygamber Kabenin çevresini ve Medine civarını "Harem" bölge kabul ederek, harem sınırları içinde her çeşit bitkiyi koparmayı ve hayvanları öldürmeyi yasaklamıştır.
Günümüzdeki mili park uygulamalarını hatırlatan bu faaliyetler Efendimizin çevre korumasına verdiği önemi göstermektedir.
Muhterem Müslümanlar“Bizim sizi boşuna yarattığımızı, Bizim huzurumuza dönüp hesap vermeyeceğinizi mi sandınız?”(2) ayeti açıkça gösteriyor ki, ilahi sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir. Öyleyse Yüce Allah’ın havasıyla, suyuyla, yemyeşil ormanlarıyla, masmavi denizleriyle bizlere emanet ettiği bu cennet vatanı yaşanmaz hale getirmeyelim. Tertemiz bir ortamda sağlıklı ve mutlu bir hayat geçirelim. Unutmayalım ki, bu nimetlerden bizim kadar bizden sonraki nesillerin de yararlanmaya hakkı vardır. O halde bu nimetleri korumak ve temiz bir şekilde bizden sonraki nesillere aktarmak da milli ve dini bir görevimizdir. Hutbeme bir ayet meali ile son veriyorum: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Doğru yola dönme fırsatı vermek için, Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.”(3)
Dünyayı kurtarmak için sadece 5 yıl kaldı
İklim değişikliği felaketinin eşiğindeki dünyayı kurtarmak için sadece 5 yıl kaldığı belirtildi.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Fonu (WWF), dünyanın iklim değişikliği felaketine uğraması için 5 yılın bulunduğunu belirterek, hükümetlere, karbon emisyonlarını azaltarak gidişatı tersine çevirmek için harekete geçmeleri için 2012’ye kadar zamanları olduğu uyarısında bulundu.
Haberin devamı
Sky News’un internet sitesindeki habere göre, kuruluşun yetkililerinden James Leape, “olumlu değişikliğin tohumlarını ekebilmemiz için küçük bir zaman dilimimiz var ve bu süre önümüzdeki 5 yıl” diyerek bu süreyi heba etmemek gerektiğini belirtti.
WWF’nin “2050 İçin Vizyonlar” raporunda, hükümetler bunu yapmazlarsa “gelecek kuşakların, harekete geçme yeteneksizliğinin yol açtığı güçlüklerle yaşamak zorunda kalacakları” belirtildi.
WWF’nin İngiltere iklim değişiklikleri programı sorumlusu Keith Allott da iklim değişikliğinin çapının göz korkutucu olmasına karşın, acilen harekete geçilmesi halinde bu gidişatın durdurulabileceğini söyledi.google de bu konuda yatırımlara destek vereceğini bildirdi.
TÜRKCELL SÜPER LİG SONA ERDİ
Türkcell Süper Lig sona erdi ve mutlu sona Fenerbahçe ulaştı. Daha öncede söylediğim gibi sportif yarışmalarda bir kazanan olur. Kazanan sarı-lacivertli ekip oldu. Bunun yanı sıra süper ligden düşerek üzülen takımlarda var Sakaryaspor, Antalyaspor ve üzücüdür ki Türkiye Kupası Finali oynayan, UEFA kupası bileti alan Kayseri Erciyesspor ligde tutunamadılar. Son zamanlarda takip ettiğim en heyecanlı bir o kadarda üzücü olaylara sahne olan bir lig maratonu oldu. Üç büyüklerin arasındaki Şampiyonluk yarışı, Ligin son sıralarında yer alan takımların son haftaya kadar düşüp düşmeme heyecanı, Anadolu takımlarının büyük takımlara karşı aldığı galibiyetler ligin zevkini ortaya koydu. Ancak aşırı fanatizm sebebinden doğan tatsız olaylar, ölenler, yaralananlar hiçte hoş olmayan ve futbolu kirleten davranışlar bazen oynana futbolun önüne geçti. Takım taraftarı olmak, tutuğun takımı desteklemek güzel bir hobi olma sadece. Bizler sadece taraftar olmalıyız, bence trilyonları vergisizce cebe indiren futbolcular düşünsün takımlarının durumunu. Tribünde yaşanan olaylar futbolcuların ne kadar umurunda acaba? Seneye yine bir Şampiyon çıkacak Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor veya tekrar Fenerbahçe ama gönlümden geçen ise bu dört büyük takımın dışında bir Anadolu takımı alsın kupayı. Ama Şampiyon kim olursa olsun kavgalar küfürler olmasın, iki takım taraftarı tribünde yan yana maç seyredebilsin. Çünkü Futbol sadece bir oyundur.
Futbol Ligi Tarihi İle İlgili Birkaç Bilgi
*2007 gol kralı 19 golle Alex (FB)
* En Çok Şampiyon olan takım: Fenerbahçe (17 kez)
* En Farklı Skorlu Galibiyet: Beşiktaş-Adanaspor 10-0 (1989-90)
* En Çok Galibiyet Alan Takım: Galatasaray (883 kez)
* En Uzun Süre Yenilmeyen Takım: Beşiktaş (48 Maç 1990-91)
* En Çok Seyircili Maç: Galatasaray- Fenerbahçe (Atatürk Stadı 70 Bin 125 kişi) (Kaynak Türkcell Süper Lig Resmi Web Sitesi)
Yazımın sonunda sizlerin yorumuna açık olan bir soru sormak istiyorum. Sizce Ligde Yabancı Oyuncu Sınırı Kaldırılmalı mı?
Bu arada 2 Haziran'da Bosna Hersek ile 2008 Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu maçı oynayacak olan A Milli Takımımıza Başarılar diliyoruz.
Saygılarımla