Ferda Boz Güneri
Yeri doldurulamayacak değerde insan. İyi bir insan, iyi bir mücahit, iyi bir müslüman. Milli Görüşün duayenlerinden Başbakanımız sayın Necmettin Erbakan, Ali Güneri, Recai Kutan ve dava arkadaşları el ele vererek liderlik vasfını ve davalarını üzerlerinde layıkıyla yaşattılar. Onda ki insan sevgisi ve kişiye değer verişi taktire şayandı. Güler yüzü sanimiyeti ve içtenliği hissedilirdi. Bizlere hep baba şefkatiyle yaklaştı. Eşi Mebrure hanımla örnek aile yaşantısı sergilediler her zaman. Evini ihmal etmeyen ve her akşam yemeğine saatinde gelen bir baba ve eşti. Çocukları, gelini, torunları her zaman onun yolunda saygılı efendi kişilikleriyle örnek oldular. Biz bıraktığı manevi evlatlarıda O’nların yolunda olmaktan hep onur duyduk. Bulunduğu ortamlarda engin hoş görüsü ve bilgisiyle insanları dinginlik ve huzur ortamı kaplardı. Aktif siyasette de gençlere şiddetti men edip huzur içinde bir ortam sağladılar.
Bana yazdığı bir yazısını sizlere aktarmak isterim;
“Şiire her zaman özel bir ilgim oldu.
şiir yazmak benim için iddialı bir cümle olabilir ama şiir okumayı hep sevdim.
Sanırım şiire olan sevgimde, en büyük şansım Arif Nihat Asya oldu..
1940’lı yılların başında Malatya lisesinde küçük bir öğrenciyken okulumuza yeni bir öğretmen atandığı haberi geldi.
Bu yeni edebiyat öğretmeninin adı Arif Nihat Asya idi.
ülkemizin en büyük şairlerinden bayrak ve meçhul asker şiirlerinin müellifi Arif Nihat Asya…
Şiire ve edebiyata ilgim bu büyük şair ile başladı diyebilirim.
Devamını oku: Muhterem Genel Başkanımız Recai Kutan Beyefendi
Kırma gönlü üzüntü de zaten
Kırılan bensem kıran sensin
Kırmakla eline ne geçer
Kendine dön bak kervan döner bilsen
Üzülme kalbim dayan
Üzüntülü kalple sığın
Yüceler yücesine güven
Kendine dön bak kervan döner bilsen
Acıya sabret metanetli ol
İnsanlara sabret hoşgörülü ol
Dile sabret dualı ol
Kendine dön bak kervan döner bilsen
Başı belaya tutanlar
Aşk kayıtına girirler
Aşkın derdine girenler
Baş derdinde hiç değiller.
Son nefesinde bile yürekten gelen ses,
“Refik’i Âla’ya” diyerek verdi nefes,
Canı Rahman’a teslim ederken dahi,
Düşündü ümmetini, baktı semâya bir kez.
Veda ederken bu dünya zindanına,
Merhameti sardı her bir yanına,
Dedi ki Resul, “Ümmetim, ümmetim”,
Bıraktı ardından dualar, hatıra.
Toprağa değdiğinde mübarek teni,
Gözyaşıyla ıslanmıştı her bir seveni,
Lakin O, unutmamış ümmetini,
Ümmetim, ümmetim, dedi nefesi.
Dünyadan göçse de nuru baki,
Kalplerimize yazıldı her bir sünneti,
Ümmetim dediğinde titredi dağlar,
Rahmetin ardında iz bıraktı çağlar.
Demedim mi dünya yalan
Her nefes candır verilen
Ahiret var, sonsuz olan
Geçici dünya, aldanma!
Kul ol seni Yaradan’a
O'dur seni var edene
Hesap sorgu var bilene
Geçici dünya, aldanma!
Gün gelir zehrini salar
Düşlerini hüzne boğar
Dert olur, başına dolar
Geçici dünya, aldanma!
İsrafil sûr üfleyecek
Dünya hep sona erecek
Herkes hesabın verecek
Geçici dünya, aldanma!
Mezarlıklar dolup taşar
Her biri bir hayat yazar
Her canı hesaba çeker
Geçici dünya, aldanma!
Şan, şöhret gelir geçer
Hepsi birer hayal olur
Toprak olur tüm bedenler
Geçici dünya, aldanma!
Ey akıllı insan, durup dinlesen,
Başkasında kusuru aramasan
Nefsinle kendinle bakıp yüzleşsen
Nefsini görmen düzelmen aslında.
Başka kusur görmekle meşgul olma,
Ağacı budarken, kökü unutma,
Bahçende yabani otlar büyütme
Kendini görmen düzelmen aslında.
İnsan, kendi hatasını görmezse
Bir evin temeli sağlam olmazsa,
Çatıda kırık kiremitin görmezse
Kendini görmen düzelmen aslında.
Kolay başkalarını yargılamak,
Karıncayı görüp dağı görmemek
Yanlışlarında yüzmeyi öğrenmek
Doğruyu görmen düzelmen aslında
Ferda Hatun kusur arayacaksan
İçinde kiri nasıl göreceksin?
Önce göz çapakların temizlesen
İçini bilmen düzelmen aslında.
Kerbela çölünde ah zâlimler,
Hz. Hüseyin’(in) kanını döktüler,
Susuzluktan kıvrandı masumlar,
Kerbela’nın kutlu şehitleri.
Aşura gününde çöktü hüzün,
Hz. Hüseyin cennet yönü yüzün,
Zalimin zulmüne karşı sözün,
Kerbela’nın yüce şehitleri.
Hz. Hüseyin, susuz şehit düştü,
Kanları döküldü arza güçtü,
Zalimler, vicdanı terk etti,
Kerbela’da can verdi şehitler.
Elli yedi yaşında şehitti,
Vücudunda 66 yara var idi,
Haremi de hep esir edildi,
Kerbela’da baş veren şehitler.
Yetmiş iki can feda bu yolda,
Her biri aşk ile düştü orda,
Zalime karşı durdu hep onca,
Kerbela’nın ulu şehitleri.
Yüreklerde sönmez bir ateş var,
Hz. Hüseyin’in aşkıyla yanar,
Adalet, hak yolunda hep yanar,
Kerbela’nın doğru şehitleri.
İnsan yaratıldım bayramım bu gün,
Elim ayağım düzgün yaratıldı bayramım bu gün,
İslam ülkesinde dünyaya geldim bayramım bu gün,
Ehl-i Sünnet vel- cemaat itikadındayım bayramım bu gün.
Hz. Muhammedin ümmeti oldum bayramım bu gün,
İmam-ı Rabbani Hz.lerine bağlı oldum bayramım bu gün,
Allahın sevdiği kulları tanımakla
Her şeyi bahşetti bana bayramım bu gün.
Eshab-ı Kiram’ın Cenab-ı Resulü tanıması
Ona her şeyin verilmesiydi
Allah-u Tealanın sevdiği kulları tanımak
Bahşedilen en büyük nimetti.
Büyüklere kavuşan, karanlıklarda dolaşmamalı,
Doğruyu ve yanlışı görmemizi sağlayan,
Kazasız, belasız yürümemizi sağlayan,
Bu büyük nimetti.
Ehl-i sünnet âlimlerini tanıttı,
Sevdirdi, yollarında bulundurdu.
Bu ne büyük saadet…
Yalnız bunun için bayram etsek azdı.
Hz. Mevlâna , Hz. Şemseddin
Ne büyük nimettir bilelim
Seçilmiş Konya’ya gelmiş
Bizlere en büyük hediye verilmiş
Bayramımız bu gündür.