Ferda Boz Güneri
Aldı eline sancağını
Daim izinde yürüdü Efendisinin
Bu çağın son elçisi
Ahir zaman öncüsü
O Kevkeb-i Dürrî dir
Ay ve yıldız gibi olan
Çok parlak bir incidir
Nurlu çok güzel ve zümrüt gibi olan
Celâllidir gözlerinin yeşili
Yanağındaki benden tanırlar seni
Karnı büyük omuzlar geniş
Beyaz üzerine kızıl ten rengi
Ufukta doğan son güneşsin Sen
Nurun ve imanınla
Alemler,kâinat donanır
Dünyamız aydınlanır
Yağmurlar seninle yağar
Güneş seninle ışık saçar
Keskin bir gözdür gözün
Ahenkli bir nağmedir sesin
Sen bizlere soğuktan sonra gelen
Sımsıcak bir ev ve arkadaş
Şefkatli bir babasın
Evlatlarına düşkün ana
Öz bir kardeşsin
Duam var;
Gözsüz dilsiz garipleri bulur..
Duam var;
Oksuz silahsız, zalimi vurur…
Duam var;
Sinelerde, gözyaşında, perdesiz…
Duam var;
Kalbindeki endişeleri yavaşlatan…
Duam var;
Senin hikayen, seni yaratan tarafından yazıldı…
Duam var;
Önündeki hayat, arkanda bıraktığın zorluklardan daha güzel…
Duam var;
O, senin en derin düşüncelerini endişelerinin farkında…
Duam var;
Kalbimden geçen söyleyemediğim her şeyi biliyor…
Duam var;
Bil ki seni böyle yüklü bırakmayacak…
Duam var;
Dualarını cevapsız bırakmayacak…
Gülü muhafaza için
Emredildi dikene
Sakın gülün endamına
Halel gelmesin dendi
Ben o diken saklı hazine
Ben o gül çiçek
Koklanası gelen bir çiçek
Ben yeşil kubbesinden
Misk-i gül kokusunu
Kesintisiz alan bir çiçek...
O’nun huzurundan
O’nun yanından
O’nun bağrından
O’nun kokusundan
Korunmaz mı gül
Bakışı yaban olana
Saklı hazineyim ben
Kadir kıymet bilene
Sahibine varmak yolumdur
Sahibine hamd inancımdır
Sahibine şükür
Sahibine duruş itikadımdır
Günümüzdeki olaylara ve yaşananlara bakarsak geçmişten günümüzü görüp yaşanacakları Hadis-i Şerifler bizlere bildirmiştir. Allah aktaranlardan razı olsun. Hangi birimiz bunlara şahit olmadık, yaşamadık acaba. Ufakta olsa bir kırıntısını yaşantımızda bulmuşuzdur eminim. Ondan dolayıda duamız var.
Allah iyilerden eylesin, iyilerle karşılaştırsın, iyilerle oturtsun, iyilerle komşu eylesin, akraba, arkadaş eylesin. Kabirde de rahat uyumak için komşu önemli, ondaki sıkıntı bize de aksedecek bizi de rahatsız edecektir. Rahat etmek için bizi de, kabir komşumuzu da iyilerden eylesin.Amin.
Ne diyor Hadis-i Şerif ona bakalım;
"Ahir zamanda yüzleri insana benzeyen fakat kalpleri şeytan kalbi olan bir topluluk gelir. Bunlar kurtlara benzerler. Kalplerinde rahmetin kırıntısı dahi yoktur. Kan dökücüdürler. Hiçbir kötülükten sakınmazlar. Kendileri ile sözleşsen, seni aldatırlar. Yanlarından ayrıldığında arkandan çekiştirirler. Sana konuştuklarında yalan söylerler. Kendilerine güvendiğinde, sana hıyanet ederler.
Çocukları şımarık ve hayasızdır, gençleri sinsidir. Yaşlıları, hiçbir iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmazlar. Onlara bel bağlamak zillettir, ellerindekini arzu etmek yoksulluktur.
İçlerindeki ağırbaşlı onların gözünde şaşkındır. İyiliği tavsiye eden itham altındadır. (Acaba ne gibi bir menfaati var da bunları söylüyor, diye düşünürler.)
Aralarında mümin horlanır, gariptir; fasık (çekinmeden günah işleyen) ise itibar sahibidir, el üstünde tutulur. Bidat sünnetin yerini almıştır.
İşte bu sırada Hazret-i Allah, kötülerini başlarına musallat eder. (Bu tasalluttan kurtulmaları için) iyileri dua eder, fakat kabul edilmez."
Nefsini ruhunun emrine almıştı
Yedi yaşında Mevlâna
Ölene kadar bırakmadı uğraştı
“Boşa bırakmayın nefsinizi
Felaketinize sebep olur “ dedimişti
Mevlâna Hazretleri dedi ki ;
“İsterken Allah’tan isteyin
Kim el açıp kullardan isterse
Bizden şefaat beklemesin iki cihanda “
Gelirdi soyu Hz.Ebubekir efendimizden
Babası Bahâeddin Veled Hazretleri
Rasulullahı rüyasında gördü
Sultan’ül Ulema adını verdi kendisine.
Hz. Mevlâna’nın yanında en az
Dörtyüz beşyüz kişi olur
Binlerce talebesi
Her gün ders alır, dinler
Sayıları gün be gün artardı
Mevlâna Hazretleri bir gün
Sarraflar çarşısından geçerken
Bir dükkanın önünde aniden durdu
Çekiç seslerinin Allah Allah dediğini duydu
Bir nazar etti Selahaddinin dükkanına
Altın oldu tüm eşyaları
Selahaddin fark etti, terk etti işini
Mevlâna’ya hayran ve meftûn oldu
Dersine girdi, islam büyüklerinden oldu
Işığa uçuşan kelebekler misali
Aşkının etrafında döner Mevlâna
Dil anlatır gönül meşk eder
Hal dayanmaz buna semâ eder
Altın döverler Zerkûbide
Allah der çekiçler
Kudüm de böyle döver kalpleri, altın eder
Dönerler birlikte sema başlar
Kalpten kalbe nûr çeşmeleri akar
Sema; kâinatın oluşumuna benzer
İnsanın alemde dirilişini
Yaratana zikrini ve
Kâmil insan oluşunu
Celâleddîn-i Rûmi büyük velisin
Uygundur islama her iş ve hareketin
Mesnevi kitabını yazdın
Eşi benzeri yoktur dünyada
Bu eserinle, dünyaya feyiz ve nûr saldın
Bizârım derdime dermanım sende
Aşığım Hak’ka, çekerim içre
Maneviyatın kutlu demlerinde
Vuslata ermenin hasretliği içinde.
Ey sevgili, ey mah-ı cemâl
Habibûllahın yansıyan aynası
Canımın cananı güneşim efendim
Yaktı sendeki hak ateşin.
Emevi soyundan gelen Hazreti Osman, peygamberimizinde mensup olduğu Kureyş kabilesindendir.
Annesinin ismi Erva Hanım'dır. Erva Hanım, peygamberimizin halası Beyza Hanım'ın ikinci kızıdır. 574 yılında dünyaya gelmiştir Hazreti Osman.
Hazreti Osman, İslam halifesidir. Mekke'de dünyaya gelen Hz. Osman, en fazla halifelik yaşayan kişi unvanına sahiptir.
574 doğum, 644-656 halifelik dönemi vede vefat tarihi.
Hayatı birçok alim tarafından örnek alınan Hazreti Osman, peygamberimize ilk inananlardan biri olduğu için ilk Müslümanlardan biridir. İlk iman eden beşinci kişidir.Müslüman olduğunda 34 yaşlarındaydı.
Peygamberimizin kızı Rukiye ile evliliğinden Abdullah isminde oğlu Leyla isminde kızı dünyaya gelmişti. Hz.Osman Resûlullah'ın iki kızıyla evlenmiş olduğu için “zü'n-nûreyn” iki nur sahibi lakabıyla meşhur olmuştur.
Rukiye annemizin vefatından sonra Ümmü Gülsüm annemizle izdivaç yapmıştır.
Hz. Osman Zinnûreyn (r.a) orta boylu, iri kemikli, güzel yüzlü, uzun sakallı ve esmer renkli idi. Âlim, fâzıl, çokça ibâdet eden, sâlih, cömert, kerem sahibi, halim selim, son derece nâzik ve mahcûb bir zât idi. İnsanlar tarafından son derece sevilip sayılan ve hürmet duyulan bir şahıstı. Son derece takvâ ve verâ sahibiydi. Bütün yılını oruçlu geçirir ve her sene haccederdi. Hz.Ayşe (r.a) vâlidemiz onun hakkında:
“Vallahi o, akrabasını en çok gözeten ve Allah’tan en fazla korkan bir kişiydi” demiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 223)
Hz. Osman Müslümanlara ahlakıyla örnek olmuş birisidir. İslam kaynaklarına göre Hz. Osman, güzel ahlaklı ve hoşgörülüydü. Tatlı dilli olduğu kadar, keramet sahibi olduğu da belirtilir. Eli açık olan Hazreti Osman'ın gözü devamlı yaşlıydı. Her şeye ibret almak için bakan Hz. Osman, fakirlere yardımlarda bulunmayı her daim isterdi. Az yemek yer, dürüst davranırdı. Namaz kıldığında uzun sureler okur, ibadetlerden feyiz ve tat alırdı.
Hz.Osman’ın halifelik yılları, bazı kesimlerce halifeliğinin kabul edilmediği, büyük fitnelerin yaşandığı bir dönemdir. Hilafet makamını bırakmazsa öldürüleceği yönünde tehdit edilen Kur'an-ı Kerim okurken Hz.Osman şehit edilmiş; bu elim olayı gerçekleştirenler cenazesinin kaldırılmasına dahi izin vermemişlerdi