BELÇİKA’DA GÜR BİR TÜRK SESİ: MEHMET SADIK KARANFİL
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Ahmet Urfalı
Belçika ile ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, bağımsızlığını yeni kazanan Belçika’nın resmi olarak tanımasıyla başlamıştır. Belçika Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında diplomatik ilişkiler 1838 yılında tesis edilmiştir. Belçika Kralı II. Leopold’un 1860 yılında İstanbul’ u ziyareti, ilişkilere önemli bir ivme kazanmıştır. O dönemde uluslararası planda tarafsızlık politikası güden Belçika, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede oynadığı önemli ticari rolün bilinciyle İstanbul’ a yatırım yapmaya başlamıştır.
Türkler, kömür ocaklarında çalışmak üzere iki ülke arasında imzalanan “İşgücü Anlaşması” çerçevesinde resmi yollardan Belçika’ya gelmişlerdir. Türkiye ile Belçika arasında “Türk İşçilerinin Belçika’ da İstihdamına Dair Anlaşma ile Protokol ve Ekleri” 16.07.1964 tarihinde Brüksel’ de imzalanmıştır.
NATO Müttefikimiz olan Belçika ile 2024 yılında ilişkilerimizin 186.yıldönümü idrak edilmektedir. 2024 yılı Türkiye-Belçika İşgücü Anlaşması'nın 60. yıldönümüne tekabül etmektedir.
Şu anda Belçika’da, 210.000 çifte vatandaşlığı olan yaklaşık 250.000 Türk vatandaşı yaşamaktadır. Bunun 10 bini Posoflu, 150 bini ise Emirdağlı’dır.
Belçika’nın refah seviyesinin artmasında birinci derecede etken olan Türk işçi kitlesi, aynı zamanda ülkenin huzuru için de katkıda bulunmuşlardır.
Belçika’nın terör örgütü listesinde yer alan PKK, zaman zaman bu ülkede gerçekleştirdiği eylemlerle Türk toplumunun tepkisiyle karşılaşmışlardır. Belçika’nın bu eylemlerde gösterdiği pasif tutum da dost ve müttefik bir ülkeye yakışmamıştır.
Son olarak 150 kişilik bölücü örgüt militanı 24 Mart günü Nevruz kutlaması bahanesiyle Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yerleşim merkezlerinde kışkırtıcı eylemlerde bulunmuşlar, işyerleri, dernekler ve camileri tahrip etmişlerdir.
Belçika bölücü terör örgütünün ülkeleri için tehlike oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber onların örgütlenmesi, finans kaynaklarının araştırılıp tedbirler alınması gibi konularda somut adımlar atmamaktadır. Batı Avrupa için büyük bir tehlike olan bölücü örgüt, devletlerin gösterdiği gevşek tavır nedeniyle azgınlığını artırmakta, huzur, barış ve dostluğa zarar vermektedir. Ateşle oynayan önce kendini yakar.
Devamını oku: BELÇİKA’DA GÜR BİR TÜRK SESİ: MEHMET SADIK KARANFİL
SOR BENİ
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Avrupa’da hayatı soran Nurettin abi
Hergün gidip geldiğim iş yoluna sor beni
Horoz bile uyurken, "kalkın ulan" der gibi
Sabah çalan saatin beş ziline sor beni
Türk çayı içtiğimiz kahvenin ocağına
Paket, koli dağıtan kuryenin kucağına
Kırk yıldır dal döşeyen amcanın bacağına
Fabrika işçisinin şu koluna sor beni
Gurbet elin hüzünlü gamına stresine
GOM aspiratörünün toz dolu filtresine
Tünellerin metronun her santimetresine
NATO binasının ta temeline sor beni
Serkan Koyuncu, Emirdağ Belediye Başkanlığı Görevine Resmen Başladı
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Haberler
Emirdağ'da heyecan dolu bir gün yaşandı. Ak Parti'nin adayı Serkan Koyuncu, 15 Nisan Pazartesi günü saat 17:00'de Emirdağ Belediye binası önünde gerçekleşen törene mazbatasını alarak geldi. Resmi olarak belediye başkanlığı görevine başladı.
Törene, bölge halkının yoğun ilgisiyle birlikte Ak Parti Milletvekili İbrahim Yurdunuseven, ilçe başkanı, belediye personeli ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Mazbata töreninde duygusal anlar yaşandı. Ak Parti İlçe Başkanı Erkan Karakuş, Belediye Başkanı Serkan Koyuncu ve İbrahim Yurdunuseven teşekkür konuşmalarını gerçekleştirdi. Ardından, belediye meclis üyeleri ve İl Genel Meclis üyeleri, birlikte hatıra fotoğrafı çekildi, bu anlar ölümsüzleştirildi.
Programın sonunda, katılımcılara pilav ve ayran ikram edilerek geleneksel Türk misafirperverliği gösterildi.
Serkan Koyuncu'nun göreve başlamasıyla birlikte, Emirdağ'da yeni dönemin başladığı heyecan ve umutla karşılandı.
Devamını oku: Serkan Koyuncu, Emirdağ Belediye Başkanlığı Görevine Resmen Başladı
Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Haberler
Oruçlarımız, namazlarımız, hatimlerimiz, fitre ve
zekâtlarımızla kulluğun hazzına erdiğimiz bir
Ramazan’ı daha geride bırakmanın hüznü içindeyiz.
Aynı zamanda huzur, neşe ve dayanışma günleri olan
bayram sabahına kavuşmanın sevincini yaşıyoruz.
Bizleri Ramazan Bayramı’na ulaştıran Yüce
Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Bayramların
kıymetini bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed Mustafa’ya, aline, ashabına salat ve selam
olsun. Bu kutlu mabedin kubbesi altında omuz omuza
saf tutan kıymetli kardeşlerim, bayramımız mübarek
olsun.
Aziz Müminler!
Bayramlar; ülkeleri, dilleri ve renkleri farklı olsa
da inançları ve idealleri bir olan müminler arasında
sevgi ve muhabbetin coştuğu günlerdir. İslam’ın çatısı
altında aynı kıbleye yönelen Müslümanların birlik ve
beraberliğinin zirve yaptığı vakitlerdir. Bayramlar;
iyiliklerimizle insanların gönlünü aldığımız, maddi ve
manevi yardımlarımızla ihtiyaç sahiplerinin yüzlerini
güldürdüğümüz zamanlardır.
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz, “Allah’ın ipine, Kur’an’a
BAYRAMIM BU GÜN!
- Ayrıntılar
İnsan yaratıldım bayramım bu gün,
Elim ayağım düzgün yaratıldı bayramım bu gün,
İslam ülkesinde dünyaya geldim bayramım bu gün,
Ehl-i Sünnet vel- cemaat itikadındayım bayramım bu gün.
Hz. Muhammedin ümmeti oldum bayramım bu gün,
İmam-ı Rabbani Hz.lerine bağlı oldum bayramım bu gün,
Allahın sevdiği kulları tanımakla
Her şeyi bahşetti bana bayramım bu gün.
Eshab-ı Kiram’ın Cenab-ı Resulü tanıması
Ona her şeyin verilmesiydi
Allah-u Tealanın sevdiği kulları tanımak
Bahşedilen en büyük nimetti.
Büyüklere kavuşan, karanlıklarda dolaşmamalı,
Doğruyu ve yanlışı görmemizi sağlayan,
Kazasız, belasız yürümemizi sağlayan,
Bu büyük nimetti.
Ehl-i sünnet âlimlerini tanıttı,
Sevdirdi, yollarında bulundurdu.
Bu ne büyük saadet…
Yalnız bunun için bayram etsek azdı.
Hz. Mevlâna , Hz. Şemseddin
Ne büyük nimettir bilelim
Seçilmiş Konya’ya gelmiş
Bizlere en büyük hediye verilmiş
Bayramımız bu gündür.
Halil Erenoğlu'nun Anısına
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Videolar
HALİL ERENOĞLU’NUN ARDINDAN
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Ahmet Urfalı
Yunus Emre, şiirlerinde cennet karşılığı olarak ‘’uçmak’’ kelimesini kullanır. Tabir, eski Türk inançlarıyla bağlantılı olup Orhun Yazıtlarında ve Divan-ı Lûgat’it Türk’te de ‘’uçtu-uçmağ’’ şekliyle geçer. Ruh (tin) ölümsüz olduğu için vefat edenler için ‘’öldü’’ yerine ‘’uçtu, uçmağa vardı, uçmağa gitti.’’ Sözleri tercih edilir. Böylece ölümün hüzün, keder, elem verici gerçeği hafifletilmeye çalışılır.
Her kültürü ve uygarlığın ölüm ve ölüm sonrasıyla ilgili farklı düşünce ve uygulamaları vardır. Bu konuda din ve gelenek, belirleyici bir özelliğe sahiptir.
Sözü buradan yakın zamanda ‘’uçmağa varan’’ Emirdağ’ımızın mümtaz şahsiyeti Halil Erenoğlu’na getirmek istiyorum. ‘’Her canlı ölümü tadacaktır.’’ ayeti Tanrı buyruğudur.
İbn-i Kemâl; ‘’ Göz yum cihândan aç gözünü kendi hâline
Sen göz yumup açınca bu dünya gelür gider
Âdem gerek durur adın âlemde andura
Âlemde ad ķalur u âdem gelür gider.’’
Kemalpaşazâde; ‘’Eser-i hayr ile kişi diridir
Kendü ölür ise işi diridir.’’ dizeleri kişiler açısından dünyanın ‘’gelimli-gidimli.’’ olduğunu bildirir. İnsanın iyi ve güzel bir isimle anılması için geride bir eser bırakması gerektiği vurgulanır. Bırakacağı eseri olmayanların yerinde ise yeller esecektir. Hz.Mevlâna;’’Âkıl oldur ki koya mülk-i cihânda bir eser
Eseri olmayanın gör ki yerinde yel eser.’’ dizeleriyle bu hususu belirtir.
Halil Erenoğlu; Türk Tarihinde Üç Ata, Taurika (Küçük Hazarya-Küçük Tataristan-İskitya) ve Emirdağ Yazıları adlı kitaplarının yanı sıra sohbet ve anı yazılarıyla hem hemşerilerinin hem de geniş okuyucu kitlesinin beğenisini kazanmıştır. Yadigâr bıraktığı eserler, Türk kültür ve uygarlığının geçmişten geleceğine ışık tutmaktadır. Türkoloji alanında yetkin bir isimdi. Türklüğü; mitleri, efsaneleri, tarih ve kültürüyle bilir, konularla ilgili ayrıntılı bilgiler verir, yorumlar yapardı.
Onun Emirdağ konusunda yazıp söylediklerine ayrı bir başlık aşmak gerekmektedir. Zira yüz yıl önce yarı göçebe bir sosyal yapıya sahip olan Emirdağ halkının köklü bir tarihi, zengin bir kültürü olmasına karşılık, bunları yazıp çizen insanı yoktu desek yerinde olur. İşte Erenoğlu, asker olmasından kaynaklanan bir disiplin içerisinde Emirdağ’ın tarihi, kültürü, sosyolojisi ve sosyal yapısıyla ilgili araştırmalar yapmış, yazılar yazmıştır. Farklı yerlerde görev yapmasından ötürü de mukayeseler yaparak benzerlikleri ortaya koymuştur. Bu bakımdan kendisi yolbaşçı olarak bir izlek kurmuştur. Numune-i misal olma özelliğiyle örnek alınan bir model insan olmuştur. Emirdağ’ın gerçek bir hafızası, gerçek bir bilgesiydi. Şimdi onun açtığı yolda yürüyen onlarca araştırmacı ve yazarımız ondan ilham almıştır. Onun bir vasfı da yapılan araştırmaları takdir ve teşvik etmesiydi. Kıskançlık bilmez, arşivini güzel gönlü gibi herkese açık tutardı.